OUR PUBLICATIONS

Dabus Decision Intersection of Artificial Intelligence and Intellectual Property


10 May 2023 - Av. İlayda SELVİLİ

Dabus Decision Intersection of Artificial Intelligence and Intellectual Property

YAPAY ZEKA HUKUKUNDA BİR DÖNÜM NOKTASI MI?

DABUS KARARI

YAPAY ZEKA İLE FİKRİ MÜLKİYETİN KESİŞİMİ

  1. Yapay Zeka Nedir?

 

  1. Yapay Zekanın Kısa Tarihçesi:

1950'li yılların başında Alan Turing'in “Makineler Düşünebilir Mi?” sorusuyla makine öğrenmesi kavramı ortaya çıkmış, Bilgisayar Bilimci ve Bilişsel Bilimci “John McCarthy” tarafından “Yapay Zekâ” terimi ilk kez düzenlenen yapay zekâ konferansı olan “Dartmouth Konferansı”nda 1956 yılında kullanılmıştır.

Şaşırtıcıdır ki; yapay zekanın bir kavram olarak kullanılışı 1308 yılına dayanmaktadır. Katalan şair ve teolog Ramon Llull Ars Generalis Ultima (The Ultimate General Art) adlı kitabı yayınlamıştır. Kitabında, kavramların kombinasyonlarından oluşan yeni bir bilgi türünden ilk kez bahsedilmiş olup yapay zekanın ilk olarak kavramlaştırılması Ramon Llull tarafından gerçekleştirilmiştir.

  1. Yapay Zeka Kavramı:

Yapay zeka, esasında yapay sinir ağları (artificial neural networks), insan beynindeki biyolojik sinir ağlarından esinlenilen istatistiksel modeller olup işlevi, bir bilgisayarın veya bilgisayar kontrollü robotun, genellikle akıllı varlıklarla ilişkili görevleri yerine getirme yeteneğidir.

Temelde iki çeşit yapay zeka, detaylı incelendiğinde ise dört çeşit olmak üzere yapay zeka  bulunmaktadır. İlki, tamamen reaksiyon/tepki veren yapay zekadır, çevreyi bütünüyle algılayan ve gördükleri üzerine tepki veren bir yapısı vardır. Bu tip yapay zekalar sadece tek bir alanda uzmanlaşmışlardır.

İkincisi ise; sınırlı hafıza kapasitesi olan yapay zekalardır. Örnek olarak otonom araçlar, chatbot/ sohbet robotu verilebilecektir.

Üçüncü yapay zeka çeşidi; zihin kuramı olarak adlandırılmaktadır. Bu tip yapay zekalar, insan davranışlarını etkileyen düşünceleri, duyguları anlayabilecek kadar gelişmiştir. Bu tip yapay zekaya en iyi örnekler; I Robot filmindeki Sonny ve Star Wars filmindeki R2-D2 karakterleri olacaktır.

Son olarak ise; bilince sahip olan yapay zeka çeşididir. Bu tip yapay zekalar, etraflarında olan her şeyin farkındalardır. Çevrelerindeki herkesin duygularını öngörebilme, üstün zeka ve ön sezilere sahip şekilde donatılmışlardır. Günümüzde henüz somut bir örneği olmasa ve bu aşamaya gelinmesi için bir müddet geçmesi gerekse de 2015 tarihinde çıkan Ex Machina filmindeki Eva karakteri, bu tipteki bir yapay zekanın sınırlara dahi tabi olmaksızın hareket edebileceğini göstermektedir.[1]

  1. Yapay Zeka Buluşçu Olabilir Mi? 

 

  1. Buluş, Buluşçu ve Buluş Sahibi Kavramları:

Öncelikle; buluş kavramının ne olduğu, bir buluşçu ve buluş sahibinin hangi özelliklere sahip olduğunun aydınlatılması gerekmektedir.

Buluş; daha önce bulunmayanın oluşturulması olarak tanımlanır. Buluşçu ise; belirli bir teknik problemi doğa kuvvetlerini hâkimiyet altına alarak çözen gerçek kişidir. Görüleceği üzere buluş ile onun yaratımını sağlayan buluşçu arasında sıkı sıkıya bir bağlantı olduğu anlaşılmaktadır.  Öte yandan buluş sahibi, gerçek kişiliğe sahip olduğu gibi tüzel kişiliğe de sahip olabilecektir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 109. Maddesine göre buluşun sahibi, kural olarak buluşçu ve onun halefleridir. Kısacası; buluş üzerindeki hak sahibidir.

  1. Yapay Zeka ve Buluş:

Buluşçunun gerçek kişi olduğu, buluş sahibinin ise gerçek veya tüzel kişi olabileceği düzenleme altına alınmıştır. Dolayısıyla; ilk bakışta yapay zekanın bir buluş sahibi olamayacağı anlamını çıkartmak mümkündür. Lakin; buluşçu kelimesinin sözcük yapısı bakımından buluşu yapan anlamına geldiği fakat bu işi yapanın bir kişi olup olmadığının kelimenin kendisinden çıkartılamayacağı da açıktır.

Yapay zekanın dört çeşide ayrılabileceği ve son tipin bilince sahip olduğu yukarıda da anılmaktadır. Günümüzde ise henüz o aşamaya gelinmese de ilk üç çeşit yapay zekanın var olduğu bilinmektedir. Bu takdirde; geliştirilen bir yapay zekanın kendine ait bir buluşu olabilecek midir? Yapay zekaya bu konuda bir hak tanınmalı mıdır? Yapay zekaların yaratımıyla da amaçlananın özüne ters düşmeyecek midir?

Bu sorular epey bir süredir gerek yapay zeka gerek ise fikri mülkiyet hukuku ile ilgilenenlerin odağında olsa da kesin bir ayrım söz konusu değil idi. Yakın zamanda Birleşik Krallık Mahkemesi’nin vermiş olduğu DABUS Kararı, yapay zekanın buluşçu olma hususunu değerlendiren bir karar olarak tarihe geçmektedir. Aşağıda da detaylı olarak incelenecek olan kararın akabinde bu dosyanın ABD Yüksek Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğine dair dünyanın birçok yerindeki uzmanların hazırlamış olduğu “petition” ’a (talep dilekçesi) yer verilecektir.

  1. DABUS’un Buluşçu Olma Yolculuğu:

 

  1. DABUS:

DABUS, Dr. Stephen Thaler tarafından geliştirilen ve halihazırda iki adet buluşa imza atan bir yapay zekâ sistemidir. Bu buluşlardan ilki, yeni tip bir gıda saklayıcısı olan Fraktal Konteyner’dır (“Fractal Container”). Bu gıda saklayıcısı, sıradan bir gıda saklayıcısından çok daha akıllı bir biçimde kilitlenmekte ve birkaç gıda saklayıcısını kolaylıkla üst üste dizebilmektedir. Aynı zamanda taşınabilirliği de çok daha basit ve ısı transfer sistemi çok daha gelişmiştir. İkinci buluş ise yeni tip bir uyarı ışığı olan Sinirsel Alev’dir (“Neural Flame”). Bu ışık kaynağı, farklı yöntemler ve cihazlar kullanarak dikkat çekme işlemini geliştirmeye yaramaktadır.[2]

Esasında bilgisayar/yazılım ürünü buluşların patentlenebilirliği, tartışma konusu olmuştur. Ancak; DABUS ile, tamamen yazılımlar tarafından gerçekleştirilen bir buluşun her ne kadar patent sahibi yapay zekayı geliştiren Dr. Stephen Thaler olarak gösterilmiş ise de; buluşçunun DABUS olarak belirtilmiştir.

Dünya genelinde hiçbir ülkenin yapay zekaya henüz bir kişilik hakkı tanımadığı ve patent mevzuatlarında da yapay zekanın yaratımı olan buluşların tesciline ilişkin bir düzenlemeye yer vermediği bilinmektedir.

  1. DABUS’un Buluşçu Sıfatını Kabul Eden Ülke Patent Ofisleri:

Dr. Stephen Thaler, birçok ülkede anılan buluşlar için patent başvurularını gerçekleştirmiş fakat pek azında olumlu sonuç elde edebilmiştir.

Güney Afrika Fikri Mülkiyet Ofisi, 24 Haziran 2021 tarihinde DABUS’un buluşçu olarak gösterildiği patent başvurularını onaylayarak bu alanda bir ilke imza atmış bulunmaktadır.[3]

Avustralya’da gerçekleştirilen patent başvurusunun 9 Şubat 2021 tarihinde reddedilmesi sonucu; konu, Avustralya Federal Mahkemesi’ne intikal etmiş; 30 Temmuz 2021 tarihinde Mahkeme, Dr. Thaler’in itirazını haklı bularak DABUS’un buluşçu sıfatı taşıyabileceğine ancak patent sahibi sayılmayacağına karar vermiştir.[4] Bu kararda; yapay zekanın buluşçu olma yolculuğunda dikkatleri çeken Yargıcın, “İkimiz de (yapay zekâ ve insanlık) yaratıldık ve yaratıyoruz. Bizim yarattıklarımız neden yaratamasın”[5] yaklaşımıdır.

Salt buluşçu kelimesinden buluşçunun gerçek kişi olması anlamı çıkmamak ile birlikte teknolojik yeniliklerin desteklenmesi bakımından daha geniş yorumlanması gerektiği görüşü Yargıç tarafından benimsenmişse de diğer ülkeler aynı bakış açısında değillerdir. Örneğin; DABUS’un buluşçu olarak sayıldığı patent başvuruları, Avrupa Patent Ofisi (“EPO”) ile ABD, İngiltere ve Tayvan gibi yerel patent ofislerince kabul görmemiştir.

İlgi çeken bir diğer husus ise; Dr. Thaler’ın DABUS hakkında “kendi fikirlerinin yeniliğini herhangi bir gerçek kişiden önce fark edebildiğini” belirterek buluşçu niteliğini haiz olduğunu ifade etmesidir. Lakin; EPO tarafından geçerli görülmemiş ve ilgili patent başvuruları, aynı gün verilen 27 Ocak 2020 tarihli kararlar ile reddedilmiştir.[6]

Ret kararlarının gerekçesi olarak öncelikle Avrupa Patent Sözleşmesi’nin 81. maddesi ve 19.kuralı uyarınca; buluşçunun ad, soyadı ve adresinin belirtilmesi gerekliliği öne sürülmüştür. Ayrıca yapay zekâ temelli sistemlerin tüzel ve gerçek kişilerden farklı olarak hak sahibi olmaya elverişli olmadıkları da belirtilmiştir.[7]

ABD Patent ve Marka Ofisi (USPTO) 17 Şubat 2020 tarihinde “başvurusunda başvurucu, buluş sahibinin gerçek kişi olması gerektiği ve başvuruda bu noktanın eksik kaldığı” gerekçesiyle başvuruyu reddetmiş, DABUS’u buluşçu saymamıştır. USPTO, buluş kavramının sadece bir yaratım olarak algılanmaması gerektiğini ayrıca zihinsel bir eylem sürecinin de gerçekleşmiş olmasına bağlı olduğunu belirterek ancak; yasal düzenlemeler sonucu karar verilebileceğini ifade etmiştir.

  1. Birleşik Yüksek Mahkemesi’nden DABUS Kararı:

Birleşik Krallık Fikri Mülkiyet Ofisi’nin (“UKIPO”) 4 Aralık 2019 tarihli kararı ile Dr. Thaler’in önceki örneklerle paralel sebepler neticesinde başvurusunu reddetmiştir.

Dr. Thaler, adil yargılanma hakkından mahrum bırakıldığını, UKIPO Patent Kanunu’na ilişkin yürütülen amaçsal yorumun uygun düşmediğini belirtmiştir. Mahkeme ise; bu argümandan ziyade Dr. Thaler’ın Patent  Kanunu’nun 13. maddesinin 2. fıkrasına uygun şekilde başvuruda bulunduğu, nitekim patent başvurusuna konu edilen buluşların mucidi olduğuna inandığı kişiyi ve bu kişinin patent alma hakkını nasıl edindiğine ilişkin tespitleri yaptığı yönündeki ifadelerini değerlendirme altına almıştır.

Mahkeme’nin aradığı kriterler; mahkeme, başvuru sahibi olan gerçek kişinin;buluş sahibi olması, buluş üzerinde mülkiyet hakkını haiz kişilerden biri olması ya da bu iki gruptaki kişilerden birinin halefi olması olup bu kriterlerin sağlanmaması halinde buluşçu sayılmayacağı kanaatini benimsemektedir.

Bunun üzerine, Dr. Thaler, karara karşı yargı yoluna başvurmuş ve kararın iptali için yapılan başvuru da Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi tarafından 21 Eylül 2020 tarihli karar ile reddedilmiştir.

21 Eylül 2021 tarihli İngiltere ve Galler Temyiz Mahkemesi kararları ile bütünen değerlendirilerek Yüksek Mahkeme ve UKIPO’nun önceki kararları dikkate alınmış, Dr. Thaler’ın temyiz başvurusu üç yargıcın oybirliği ile verdiği karar neticesinde nihai karar verilmiş ve DABUS, buluşçu olarak kabul edilmemiştir. Ancak; önceki kararların reddedilerek yapay zekanın buluşçu özelliği taşıdığı yönünde açık kapı bırakılmadığını söylemek de doğru olmayacaktır.

Yüksek Mahkeme’nin temyiz yargılamasındaki çoğunluk görüş, Dr. Thaler buluş sahibi olarak DABUS’u işaret ederken dürüst ve subjektif görüşlerde bulunduğu, DABUS’un buluş sahibi olarak nitelendirilişi bakımından Patent Kanunu’nun buluş sahibinde aradığı nitelikleri taşımayan bir belirleme olduğu yönündedir. Yine UKIPO’nun kararı da temyiz yargılamasına yansımıştır. Ayrıca; oy çokluğuyla Dr. Thaler’ın ilgili buluşlar için başvuru sahibi sıfatını haiz olabileceğine ilişkin yeterli bir temellendirmenin sunulamadığı da Yüksek Mahkeme tarafından ifade edilmiştir.

Dr. Thaler, DABUS’un meydana getirdiği buluşların da kendi mülkiyetinde sayılabileceğini, nitekim kendisi DABUS’un sahibi olduğundan DABUS’un buluşlarının da doğrudan sahibi olacağını, bu sebeple de başvuru sahibi sıfatıyla patent başvurularında bulunabileceğini ileri sürmüştür. Bu iddiasını “bir meyve ağacının sahibinin aynı zamanda ağacın ürettiği meyvelerin de doğrudan sahibi sayılacağı” prensibiyle açıklayan Dr. Thaler’ın argümanı, Yüksek Mahkeme tarafından oy çokluğuyla reddedilmiştir. Nitekim yargıçlar, eşya hukukuna tabi olan bu durumun yalnızca Dr. Thaler’ın DABUS’un mülkiyetini kazandığı hukuk sistemine göre irdelenebileceğini; kaldı ki bu prensibin maddi varlığı haiz mallar üzerindeki mülkiyet hakkı açısından hüküm ve sonuç doğurabileceğini, buna karşın fikri mülkiyet hakları gibi gayrimaddi varlıklar üzerindeki mülkiyet hakkı bakımından sonuç doğurmayacağını belirtmiştir.

Nitekim bu kararda “Dr. Thaler’in dediği gibi, yapay zekâ sistemleri tarafından yaratılan buluşların gelecekte daha yaygın hale gelmesi muhtemeldir ve mevcut patentleme sisteminin bu tür buluşları nasıl ele alıp almayacağına dair önemli bir soru vardır. Mevcut sistemin bu tür buluşları kapsamadığının ve hiçbir zaman karşılayabileceğinin düşünülmediği kanısındayım. Ancak çağ değişti ve teknoloji çok yol kat etti. Bunun daha geniş çapta tartışılması ve mevzuatta yapılacak herhangi bir değişikliğin bu tür bir tartışma bağlamında değerlendirilmesi ve keyfi olarak hâlihazırdaki düzenlemeler ile kısıtlanmaması doğru olandır” [8] demek suretiyle esasında yeni teknolojilerin süreklilik dahilinde gelişmesinin yanında yasa koyucu ve düzenleyici organların da gelişmelerle paralel bir şekilde çalışması ve uyumlu bir sistem oluşturmak için temeli oluşturulmaları gerektiği belirtilmiştir.

  1. ABD Yüksek Mahkemesi’ne Sunulan Görüş:

12 Nisan 2023 tarihinde Lessig, Shlomit Yanisky-Ravid, Osman Güçlütürk, And Dr. Christopher Mason tarafından Amici Curiae[9] (dava ile ilgili olmadığı halde duruşmada hazır olup da mahkemenin dikkatini maddi veya hukuki bir meseleye celbeden kimse/kimseler) formunda ABD Yüksek Mahkemesi’nin değerlendirilmesine sunulmak üzere görüşte bulunulmuştur.

ABD Yüksek Mahkemesi’ne sunulan görüşte kısaca; yapay zekanın buluşçu statüsünden yararlanıp yararlanmayacağı hususunda esasında yapay zekanın yaratımı olan ürünün, buluş sahibi olmayan kişiye verilerek onun ödüllendirilmiş olunacağı[10] ve hal böyle iken, yapay zeka tarafından üretilen buluşların korunmasında yetersiz kalınarak patentlerin tescile hak kazanamamasına sebebiyet vermiş olduğu ifade edilmiştir.[11]

  1. Sonuç:

Yapay zekaların geliştirilmesi ile teknolojik anlamda çığır açılmasının yanında yapay zekanın bilincinin ürünü olmasına rağmen hak sahipliği kazanılmamış olması hakkaniyetli bir bakış açısının ürünü olmayacağı yönünde sunulan görüşün değerlendirilmesi şu aşamada yapay zekanın buluşçu olmasına dair süreçte önem arz etmektedir.

USPTO, halihazırda yapay zekanın buluş sürecindeki rolünü farkında olmadan benimsemiş, yalnızca nihai olarak kararında ona buluşçu sıfatını takdim etmemiştir. Dolayısıyla; sunulan görüş ile birlikte yakın zamanda yapay zekaların buluşlarında hak sahipliği kazanmasına ve haklarını devretmesi hususunda ehil bulunup bulunmadığına dair tarihi bir karara tanıklık etmemiz olanaklıdır.

Yapay zekaya buluşçu sıfatının verilmesi, diğer hukuki alanlara da sirayet ederek dünyada yerleşik her düzenlemenin yeniden yaratılmasının önünü açacaktır. Bu takdirde; yapay zekanın en başta anıldığı üzere tam anlamıyla bilinç sahibi olmasının ileride buluşçu sıfatını kazanmasındaki yeri de yadsınamayacak olup geleceği şekillendirecek olan kararlar, yapay zekaya uyumlu düzenlemeler ile birlikte her geçen gün tarihe isimlerini yazacaktır.

 

[1] https://www.uyusmazlik.gov.tr/Resimler/Pdfler/Makaleler/20-06-2018yuksel.pdf

[2] https://www.istanbulbarosu.org.tr/files/komisyonlar/yzcg/2021eylulbulten.pdf

[3] https://www.ipwatchdog.com/wp-content/uploads/2021/07/AP7471ZA00-Notice-of-Acceptance-1.pdf

[4] https://www.judgments.fedcourt.gov.au/judgments/Judgments/fca/single/2021/2021fca0879

[5] “We are both created and create. Why cannot our own creations also create”, p.15

[6] https://www.epo.org/news-events/news/2020/20200128.html

[7] https://www.dentons.com/en/insights/articles/2020/march/27/the-dabus-case

[8] https://www.bailii.org/ew/cases/EWHC/Patents/2020/2412.html

[9] amicus curiae, (Latin: “friend of the court”), one who assists the court by furnishing information or advice regarding questions of law or fact.

[10] See Thaler v. Vidal, 43 F.4th 1207, 1210 (Fed. Cir. 2022)

[11] https://www.supremecourt.gov/DocketPDF/22/22-919/263320/20230412115821327_No.%2022-919_Brief.pdf