YAYINLARIMIZ

Uber’in Türkiye Macerası Haksız Rekabetle Sonuçlandı


07 Temmuz 2023 - Av. Sinem ATALAY

Uber’in Türkiye Macerası Haksız Rekabetle Sonuçlandı

İstanbul'da 2014'te kullanılmaya başlanan ve Türkiye'de 5 milyon kullanıcı tarafından hizmet alınan Uber'le ilgili İstanbul'daki taksiciler adına Birleşik Taksiciler Derneği ve İstanbul Otomobilciler Esnaf Odası yetkililerince, İstanbul 10. ve 11. Asliye Ticaret Mahkemelerine, Uber'e erişimin engellenmesi ve firmanın Türkiye'den men edilmesi talepli "haksız rekabet" davaları açılmıştır.

 

Taraflar arasında görülen haksız rekabetin tespiti ve men’i konulu dava hakkında Yargıtay 17.01.2023 tarihinde kesin hüküm tesis etmiştir.

 

  1. Davacı İddiaları

 

1. Asıl Davacı Birleşik Taksi Şoförleri Derneği İddiaları

 

Asıl davada davacı, Derneğin ruhsatlı taksi sürücülerinin hukuki ve ekonomik haklarını korumak amacıyla faaliyet gösteren bir dernek olduğunu ileri sürerek taksiciler adına dava ikame etmiştir.

 

Davacı, davalılar tarafından ciddi promosyon ve reklam kampanyaları ile ruhsat ve taksi plakası alınmadan "Uber" ismi altında, hiçbir mali ve yasal düzenlemeye riayet edilmeden hukuka aykırı olarak taksi taşımacılığı yapıldığını, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünün resmi yazısında da davalıların korsan taksicilik yaptıkları ve trafiğe çıkmalarının yasak olduğunun açıkça belirtildiğini, uygulamayı kullanan kişilerin ödemeyi "Uber BV" isimli şirkete yaptığını, Uber Ltd. Şti.'nin ise Uber'in tüm faaliyetlerini Türkiye'de yürüttüğünü, damping politikası uyguladığını, taksimetre kullanmadığını, korsan taksicilik yaptığını, davalıların izin ve ruhsatsız olarak taşımacılık yaptığını, davalıların zorunlu ücret tarifesine uymadığını, diledikleri fiyat üzerinden taksimetre kullanmadan haksız rekabet teşkil eden fiillerde bulunduğunu, bu nedenle taksi şoförlerinin müşteri kaybettiğini ileri sürmektedir.

 

2. BİRLEŞEN DAVADA DAVACI İDDİALARI

 

2.1. Yeni Nesil Taksiciler Taşıma ve İşletme Kooperatifi’nin İddiaları

 

Davacının kooperatif sözleşmesinde yer aldığı şekilde 6102 sayılı Kanun'un 56’ncı maddesine göre davayı ikame yetkisinin bulunduğunu, Uber'in faaliyetlerinin haksız rekabet teşkil ettiğini, XL olarak verilen hizmetin de aracılık değil doğrudan taşıma hizmeti olduğunu, davalıların haksız rekabet fiillerini işlediğini, Uber'in mevzuata göre zorunlu olan T-TZ-C-M seriden plakaya, ticari plaka tahsis belgesine ve yıllık çalışma izin belgesine sahip olmadığını, kaçak taşımacılık yaptığını, D2 yetki belgesine sahip olmadığını, faaliyet konusu dışında taşımacılık yaptığını, taksimetre bulundurulmadığını, ayrıca Uber'in yasal olmayan faaliyetlerini kamuoyuna yasal olarak yansıtmasının da haksız rekabet teşkil ettiğini, Uber'e binlerce kez kesilen cezaların da faaliyetin yasal olmadığını gösterdiğini iddia ederek davalılar tarafından verilen hizmetin 6102 sayılı Kanun'un 56’ncı maddesi gereğince haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürmektedir.

 

2.2. Esnaf Odası’nın İddiaları

 

Asıl ve birleşen davadaki sebeplerle davalılar tarafından verilen hizmetin 6102 sayılı Kanun'un 56’ncı maddesi gereğince haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile ref'i ve men'ine, www.Uber.com.tr internet sitesi ve mobil internet sitesi ve Uber isimli mobil uygulama üzerinden "Uber XL" isimli hizmetin internet ve mobil uygulama dahil tüm mecralardan sunumunun engellenmesine, Uber XL hizmetine ilişkin reklam faaliyetlerinin yürütülmesinin önlenmesine karar verilmesi talep edilmiştir.

 

 

  1. SAVUNMALAR

 

Davacıların, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava takip yetkisine haiz olmadığını, davalılardan Uber Türkiye ve Uber Holding'in bahse konu hizmeti Türkiye'deki D2 yetki belgesi sahibi taşımacılara veya yolculara sunan taraf olmamaları ve söz konusu internet siteleriyle mobil uygulamanın sahibi de olmamaları sebebiyle taraf sıfatına (pasif husumet ehliyeti) sahip olmadıklarını, davalıların taşımacılık hizmeti sunmadığını, yalnızca Uber B.V.'nin mevzuata uygun şekilde zaten yolcu taşımacılığı yapmakta olan kişilere yolcular ile bir araya gelebilmelerini sağlayan bir teknoloji hizmeti sağladığını, bu husus göz önünde bulundurulduğunda taraf sıfatı olmadığını, kaldı ki davalı Uber B.V.'nin UberXL adlı teknoloji hizmetinden faydalanarak yolcu taşımacılığı yapan kişilerin, mevzuatta düzenlenen ruhsat ve izinlere sahip olduklarını, dolayısıyla bu kişiler tarafından sunulan taşımacılık hizmetlerinin yasal olduğunu, bu durumun mahkeme kararlarıyla sabit olduğunu, UberXL hizmetinden faydalanarak yolcu taşımacılığı yapan kişilerin taksi taşımacılığı yapmadığını, bunun ayrı türde bir taşımacılık olduğunu, kendine özgü ve farklı düzenlemelere tabi bulunduğunu savunarak davaların reddini istemiştir.

 

  1. İlk Derece Mahkemesi Kararı

 

İlk Derece Mahkemesinin kararı ile davalı Uber tarafından verilen hizmetin sadece bir bilişim ya da aracılık hizmeti olmadığı, bilgi teknolojileri hizmeti kullanılmak suretiyle taşımacılık hizmetinin verildiği, başlangıçta D2 belgesi bulunan araçlarla yolcu taşımacılığı yapılmasında yasal boşluk bulunduğu, davalının bu yasal  boşluktan istifade ederek idari yönden taksiler tarafından çalışma izni ve ruhsatı ile birlikte verilebilen taksi hizmetlerini yerine getirdiği, daha sonra yapılan düzenleme ile D2 operatörlerinin ve D2 belgesinin amacı dışında kullanılmasının cezai yaptırımlara bağlandığı, bu şekilde yapılan yasal düzenleme ile yasal boşluğun giderildiği, davalının D2 operatörlerinin yetki belgesini amacı dışında kullanmak ve başkasının faaliyetlerinden yararlanmak şeklinde haksız rekabet oluşturacak şekilde yolcu taşımacılığı yaptığı, davalı Uber'in ya da benzer şekilde faaliyet gösterecek diğer şirketlerin bu şekilde bir taksi hizmeti verebilmesi ve bunun yasal bir zemine oturması için Yasa Koyucu ya da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gereği Cumhurbaşkanlığı tarafından buna yönelik bir yasal düzenlemenin yapılması gerektiği gerekçesiyle asıl dava ve birleşen davalarda, davanın kabulüne karar verilmiştir.

 

  1. İstinaf Süreci

 

Uber'in sahibi olduğu www.uber.com – www.m.uber.com alan adlı internet sitesinde iki farklı hizmet türünün olduğunu, bunlardan birinin “Uber XL” araçlarla tüketicilere sunulmasına aracılık edilen hizmet, diğerinin ise “Uber Taksi” ile tüketicilere sunulmasına aracılık edilen hizmet olduğunu, davada davacıların sadece “UberXL” ile taksiler arasında haksız rekabet olduğunu ileri sürerek “UberXL” ile sınırlı olmak kaydıyla talepte bulunduğunu, ancak İlk Derece Mahkemesinin davacıların bu taleplerini aşarak tüm Uber hizmetleri yönünden erişimin engellenmesi kararı verdiğini, taleple bağlılık ilkesine açıkça aykırı davrandığını, bu durumun Anayasa'da güvence altına alınan temel hak ve prensiplerden olan çalışma hak ve hürriyetine de aykırılık teşkil ettiğini, UberXL araçları ile taksiler arasındaki farkların ortaya konulup tartışılmadığını, sırf Uber sisteminde de yolcuların bir yerden başka bir yere taşınması nedeniyle ulaştırma ve taşıma bakımından taksicilik faaliyetine benzediği ileri sürülerek hiçbir somut gerekçeye dayanılmaksızın haksız rekabet oluştuğunun beyan edildiğini, davalıların sistemine kayıtlı olan araçların yaptıkları taşımacılık faaliyeti ile taksicilerin yaptıkları taşımacılık faaliyetinin birbirinden farklı olduğunu, bu yönde yapmış oldukları itirazların dikkate alınmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.

 

Derneğin statüsünde üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunduğuna dair bir düzenleme bulunmadığı gibi tüzel kişiye dava açma yetkisi tanınmadığı, bu hâli ile davacının 6102 sayılı Kanun'un 56’ncı maddesi uyarınca dava açma hakkının, dolayısıyla aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile asıl davanın aktif husumet ehliyeti bulunmadığından reddine karar verilmiştir.

 

Birleşen davalarda UberXL uygulamasına yönelik yapılan inceleme ile turizm servis aracı güzergah kullanım izin belgesi ve D2 yetki belgesi ile hizmet veren UberXL araçlarla, önceden planlanmış bir güzergah olmaksızın, yolcu tarafından belirlenecek anlık güzergahta, taksimetre kullanılmaksızın, mesafe ve zamana bağlı ücretlendirme yapılarak taşımacılık yapıldığı, D2 yetki belgesi ile UberXL araçlarla yapılan taşımanın yapılış şekli dikkate alındığında, Karayolları Taşıma Yönetmeliği'nin 40’ıncı maddesinde belirtilen hususların yerine getirilmesi mümkün olmadığı gibi D2 yetki belgesinin, belediye sınırları dahilinde ticari yolcu taşımacılığı yapılabilmesi için yetki vermediği ve ilgili belediyeden izin veya ruhsat alınması gerekliliğini ortadan kaldırmadığı, dolayısıyla Uber XL ile yapılan taşımanın D2 yetki belgesi kapsamında kalmadığı, ayrıca ticari taksi taşımacılığı yapabilmek için gerekli olan idari ve mali külfetlerin yerine getirilmediği, 2918 sayılı Kanun uyarınca taksi otomobillerinde taksimetre bulundurulması ve kullanılır durumda olması zorunlu olduğundan, ticari taksilerde, taksimetre kullanılıp zorunlu ücret tarifesi uygulandığı hâlde dosya kapsamından anlaşılacağı üzere UberXL araçlarda taksimetre bulunmadığı, alınacak ücretin Uber tarafından ve yolculuk başlamadan önce belirlendiği, İBB Ulaşım Daire Başkanlığı Toplu Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü Ticari Taksi ve Taksi Dolmuş Yönergesi'ne göre taksi dolmuşlarda, şoför dahil en fazla 9 kişi oturma yeri bulunabilir iken davalılar vekili beyanına göre UberXL araçların sürücü dahil 10 koltuk kapasitesini haiz olduğu, belirtilen hususların haksız rekabet hâlini oluşturacağı şeklinde hüküm tesis edilmiştir.

 

  1. Temyiz Süreci

Asıl davada davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; 6102 sayılı Kanun'un 56’ncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre davacının dava açma hakkı bulunduğunu, davaya konu UberXL uygulaması sebebiyle ekonomik açıdan en fazla zarara uğrayanların taksici esnafı yani taksi sürücüleri olup müvekkili Derneğin ise üyeleri taksi sürücülerinin ekonomik menfaatlerini gözeten en önemli dernek olduğunu, müvekkili Derneğin bu davayı açamayacağının kabul edilmesinin hukuken hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

Uber taksi yönünden verilen ret kararının doğru olmadığını, Uber’in yapmakta olduğu tarifeli ticari taşımacılıkta aracılık faaliyetinin hukukumuzdaki karşılığının taksi otomasyon ve yönlendirme sistemi olduğunu, bu sistemin işletilebilmesi için hukuk kuralları ile belirlenmiş şartların sağlanarak büyükşehir belediyelerinden yetki alınması gerektiğini, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Ticari Taksi ve Taksi Dolmuş Yönergesi'nin 12’nci maddesi hükmüne göre, otomasyon ve yönlendirme sistemi ile ticari taşımacılığa ilişkin bir aracılık faaliyeti yapılabilmesi için bir çağrı merkezi bulunmasının zorunlu olduğunu, oysa Uber'in verdiği aracılık hizmetinde, kamu güvenliği ve kamu yararını sağlamaya ve denetlemeye yönelik bir çağrı merkezinin bulunmadığını, kaçak otomasyon ve yönlendirme sistemi ile bu sistemde taşımacılık yapan araç ve şoförleri belediyelerce çağrı merkezi vasıtası ile gerçekleştirilen denetimin dışında tutarak kamu düzeni ve güvenliğinin ortadan kaldırıldığını, böylece Uber'in hem tüm bu hukuki kriterleri sağlayıp anılan Yönerge'nin 12’nci maddesine istinaden İBB'den yetki alarak otomasyon ve yönlendirme faaliyetinde bulunan firmalar aleyhine haksız rekabet ettiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

 

Birleşen 2018/411 E. sayılı davada davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; tedbiren erişimin engellenmesi kararının hem netice-i talep olarak hem de tedbir talebi olarak talep edilmiş olup bu hususta tedbir şartlarının oluşması ile erişim engellenmesi kararı verilmesinin Mahkemenin takdirinde olduğunu, istinaf kararında aksi yönde hüküm tesis edilmesinin isabetsiz olduğunu, davalılarca taksi taşımacılığı için gerekli çalışma ruhsatı almaksızın ve taksimetre kullanmaksızın diledikleri fiyatı uygulamak suretiyle tüketicileri yanıltarak korsan taksi hizmeti vermelerine rağmen bu yasa dışı faaliyeti yasal taşımacılık gibi göstermelerinin açık bir haksız rekabet eylemi olduğunu,

 

Taksi hizmetinin, bütün taksiciler tarafından kullanılmadığını, taksicilik faaliyetinin sürdürülmesinde olağan iş şartı, Taksi ve Taksi Dolmuş Yönergesi'nin 12’nci maddesi gereğince İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından taksilerde çağrı merkezi üzerinden İTAKSİ uygulamasının kullanılmasının zorunlu hâle getirilmesi ile İTAKSİ uygulaması bulunmayan taksilere çalışma ruhsatı dahi verilmediğini, bu nedenle davalılara ait Uber taksinin faaliyette bulunmasının taksiler açısından haksız rekabete yol açtığını ileri sürmüştür.

 

İleri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370’nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

 

şeklinde hüküm tesis edilmiştir.